top of page

‘Ortalamaya Doğru Regresyon’ Akıl Modeli | Başarı = Yetenek + Şans

Ortalamaya doğru regresyon, bir örneklemenin ilk ölçümünün sonucu aşırı ise sonraki ölçümlerdeki sonucunun ortalamaya doğru yaklaşmaya eğilimli olacağını söyleyen bir istatistiksel olgudur. Daha basit bir ifadeyle, bir aktivitede ilk denememizde aldığımız sonuç ortalamadan yüksek veya düşükse, ikinci denememizde ortalamaya daha yakın bir sonuç almaya meyilli olacağımızı söyleyen bir modern bilgelik kavramıdır. Dolayısıyla, ortalamaya doğru regresyonu anlamak, hayatımızdaki iniş çıkışlarımızı daha doğru yorumlamamızı, kararlarımızı iyileştirmemizi ve bunlara ek olarak duygusal zekâmızı geliştirmemize yardımcı olacaktır.

Ortalamaya doğru regresyon, ilk olarak 19. yüzyılda bilim adamı Sir Francis Galton tarafından adlandırıldı. Galton, 1886 yılında yayınladığı “Kalıtımsal Boy Uzunluğunda Ortalamaya Doğru Regresyon” isimli bir makalesinde şunları yazıyor:


“Çocukların boy bakımından genelde ebeveynlerinin tohumlarına benzemedikleri, hep onlardan daha vasat oldukları –ebeveyn iriyse daha ufak tefek, ufak tefekse daha iri oldukları- anlaşıldı… Deneyler ayrıca vasatlığa doğru ortalama regresyonun, ebeveynlerin vasatlıktan sapmasıyla doğrudan orantılı olduğunu da gösterdi.”


Bu alıntıya Hızlı ve Yavaş Düşünme kitabında yer veren Amerikalı Psikolog Daniel Kahneman’a göre nereye bakarsak bakalım, regresyon etkilerini görebiliriz, ama bunların gerçekte ne olduğunu fark etmeyiz. Burnumuzun dibinde saklı dururlar. Günlük hayattan bir örnek vermek gerekirse, potaya basket atma yarışmasına katıldınız. İlk denemenizde 10’da 10 yaptıysanız bir sonraki denemenizde ortalamaya yakın daha düşük bir skor almanız muhtemeldir. Aynı şekilde, ilk denemenizde 10’da 1 yaptıysanız, bir sonraki denemenizde ortalamaya yakın daha yüksek bir skor almanız muhtemeldir. Yani her iki durumda da ortalamaya doğru bir regresyon söz konusudur.


Kahneman bu örneği ayrıca, “Başarı = Yetenek + Şans” formülü ile ele alıyor. Bu formüle göre ilk denemesinde 10’da 10 yapan bir kişinin ikinci denemesinde de başarılı olması muhtemeldir ancak ilk günkü kadar değil, çünkü ilk denemesinde yüzüne gülen şansının ikinci denemesinde de devam etmesi pek olası değildir veya çok nadirdir. Bu nedenle ilk skor ne kadar uç noktadaysa, regresyonun da o kadar fazla olmasını bekleriz çünkü olağanüstü derecede iyi bir skor, kişinin çok şanslı bir gününde olduğunu ima eder.


Girişimci ve yazar Timothy Ferriss ve nörolog Sigmund Freud’un aşağıdaki sözlerinin ortalamaya doğru regresyonu desteklediğini görebiliriz:

  • Timothy Ferriss:“Bir insan birlikte en çok vakit geçirdiği 5 kişinin ortalamasıdır. O yüzden etrafınızdaki karamsar, isteksiz ve dağınık arkadaşlarınızın etkisini hafife almayın. Eğer biri sizi güçlendirmiyorsa, zayıflatıyordur.”

  • Sigmund Freud:Tek kişinin bireysel yoldan edindiği özellikler kitle içinde silinir, bireyin kendine özgü karakteri kaybolur. Diyebiliriz ki, bireyden bireye pek değişen ruhsal üstyapılar kaldırılıp bir kenara atılır, gücünden yoksun bırakılır; bireylerin tümünde homojen özellik gösteren bilinçsiz altyapı ise gün ışığına çıkarılır. Bu yoldan kitle bireylerinin ortalama karakterleri doğup ortaya çıkar.

Timothy Ferriss’e göre arkadaş çevremizi ne kadar kaliteli insanlarla doldurursak arkadaş çevremizin kalite ortalaması o kadar yüksek olur ve biz de o ortalamaya yaklaşmaya meyilli oluruz. Sigmund Freud’a göre ise toplum psikolojisi bireysel psikolojiye ağır basar, yani bireysel psikolojimiz toplumun psikolojisine –ortalamaya- yaklaşmaya çalışır. Dolayısıyla, içinde bulunduğumuz toplumun bilinç düzeyinin yüksek olması bizim için avantajdır. Bu noktada şunu belirtmeliyim: Sosyal girişimim olan www.modernbilgelik.com sitesi ile tam olarak yapmaya çalıştığım şey, doğaya ve insana dair öğrendiklerimi paylaşarak parçası olduğum toplumun bilinç seviyesini elimden geldiğince yukarıya çekmek. Yani, bu modern bilgelik kavramlarını ancak büyük bir çoğunluk öğrendiğinde ve toplumun bilinç düzeyi ortalaması yükseldiğinde daha huzurlu ve kaliteli yaşamlar sürebileceğimizi düşünüyorum.


Toparlamak gerekirse, biz farkında olmasak da hayatımızın her alanında yer alan ortalamaya doğru regresyon kavramını anlamak, hayatımızdaki olaylar çok iyi veya çok kötü gittiğinde daha sağlıklı nasıl düşünebileceğimizle ilgili bize bir ipucu sunacaktır. Tabii bu kavramı anlayabilmenin en etkili yolu, içinde bulunduğumuz duruma daha geniş bir açıdan bakabilme yetkinliğine sahip olmak. Bunun içinse Modern Bilgelik Kavramlarını öğrenmek!


Ek Not 1: Modern Bilgelik Kavramlarını çevrenizdeki insanlarla paylaşarak toplumun bilinç düzeyinin artmasına yardımcı olabilirsin.


Ek Not 2: Akıl Oyunları filminde, ünlü matematikçi John Nash'in de aralarında bulunduğu 5 kişilik erkek grubu, aynı bara gelen 5 kişilik kadın grubu ile takılmak ister. Bu noktada John Nash, oyun teorisini kullanarak her bir erkeğin bir kadınla eşleşebileceğini söyler. Yani, her erkek, en ilgi çekici kadına gitmeye çalışırsa, birbirlerinin yolunu keserler ve daha sonra diğer kadınlara yönelirlerse reddedilirler çünkü kimse 2. bir seçenek olmak istemez. Ancak erkek grubundaki her birey hem kendi hem de grubun çıkarlarını düşünerek hareket ederse ve en ilgi çekici kadını sona bırakırlarsa hiç bir sorun yaşamadan herkes eşleşmiş olacaktır. Bu kısım oyun teorisi için mükemmel bir örnektir ancak bunu ortalamaya doğru regresyon açısından da ele alabiliriz. En ilgi çekici kadını en sona bırakarak erkeklerin ilgi gösterdikleri çekicilik seviyesinin ortalamasını aşağıya inmiştir. Dolayısıyla, ortamdaki en ilgi çekici kadının da kendini ortalamaya yaklaştırmaya meyilli olması ve yalnız kalınca erkeklerden biriyle takılması muhtemeldir.

 

Ortalamaya Doğru Regresyon” Akıl Modeli’ni diğer Modern Bilgelik Kavramları ile bağdaştırmak gerekirse, şu kavramları incelemenizi tavsiye ederim:

560 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör

コメント


bottom of page