top of page

Aklın İşlevi | Alfred North Whitehead

İngiliz matematikçi ve filozof Alfred North Whitehead, yaşam, organizmalar, işlev, anlık gerçeklik, etkileşim, doğa düzeniyle ilgili kavramlar etrafında toplanan bir felsefi görüşü desteklemiştir. Evrim ve kültür sürecinde Aklın rolünü ve yerini sorguladığı “Aklın İşlevi” kitabında, Aklın işlevini yaşam mücadelesinde üç basamaklı bir merdivende yukarı tırmanmak olarak tanımlıyor: Yaşamak, iyi yaşamak, daha iyi yaşamak.

“Zihinsel deneyimlerimizin, sezgilerimizin, duygularımızın, amaçlarımızın ve önemli kararlarımızın karmaşası içerisinde Aklın işlevi nedir? Bu soruyu yanıtlamak için Aklın doğasını, onun özünü düşünmemiz gerekir.” Diyen Whitehead’in bu kitabından aldığım 10 not ile neden sadece hayatta kalmanın ya da salt yaşamanın yeterli olmadığını ve neden iyi yaşamak, daha iyi yaşamak gerektiği ile ilgili bilgi sahibi olacaksınız:

  1. Tarih, olayların akışında iki ana eğilimi ortaya koyar. Bu eğilimlerden biri fiziksel doğanın yavaşça çürüyüp gitmesinde kendini gösterir. Gizli bir kaçınılmazlıkla enerji bozunuma uğrar. Etkinliğin kaynakları gittikçe daha derine dalar ve içerikleri tükenir. Diğer eğilim ise her yıl ilkbaharda doğanın kendi kendini yenilemesinde ve biyolojik evrimin yukarı yönlü rotasında kendini gösterir. Bu kitapta Aklı tarihin bu birbirine zıt yönleriyle ilişkili olarak ele alıyorum. Akıl, tarihteki yaratıcı öğenin öz disiplinidir. Aklın faaliyetleri olmaksızın bu öğe anarşiktir.

  2. Aklın işlevi yaşam sanatını terfi ettirmektir.

  3. Esasında yaşamın kendisi hayatta kalma değeri açısından nispeten eksiktir. Sürüp gitme sanatı, ölü olmaktır. Yalnızca inorganik varlıklar uzun süreler boyunca süreklilik gösterir. Bir kaya sekiz yüz milyon yıl boyunca varlığını sürdürür; oysa bir ağaç için yaşam süresi yaklaşık bin yıl, bir insan ya da bir fil için yaklaşık elli veya yüz yıl, bir köpek için on iki yıl, bir böcek için de yaklaşık bir yıldır. Evrim kuramının ortaya koyduğu problem, hayatta kalma gücü böylesine eksik olan karmaşık organizmaların nasıl olup da evrimleştiklerinin açıklamasıdır.

  4. Hayvanlar giderek çevreyi kendilerine uydurmaya başlamışlardır. Yuvalar yapmış ve son derece karmaşık toplumsal barınaklar inşa etmişlerdir. Kunduzlar ağaçları kesmiş ve nehirlere set çekmiş, böcekler çevre üzerinde çeşitli etkilere yol açan üst düzey bir toplu yaşam geliştirmişlerdir. Daha yüksek yaşam formları kendi çevrelerini etkin olarak değiştirir. İnsan durumunda ise, çevreye yönelik bu etkin saldırı onun varoluşunun en öne çıkan olgusudur.

  5. İnsanın çevreye yönelik bu etkin saldırısı üç yönlü bir itkiyle açıklanır: (1) yaşamak, (2) iyi yaşamak, (3) daha iyi yaşamak. Aslında yaşam sanatı ilkin hayatta olmak, ikinci olarak, tatmin edici bir şekilde hayatta olmak, üçüncü olarak da tatmini arttırmaktır. Bu noktada, Aklın işlevine, yani yaşam sanatının terfi ettirilmesine geri dönmemiz gerekiyor. Aklın birincil işlevi çevreye yönelik saldırıyı yönlendirmektir.

  6. İyi bir yaşam istikrarsızdır: yorulma kanunu amansızdır. Herhangi bir yaşam yöntembilimi kendi kapsamındaki yenilikleri tüketip yorgunluk hasıl olana değin onlardan faydalandığında, bütün bir türün kaderini tek bir nihai karar belirler. Ya kendini istikrarlı bir hale getirip yaşamak için eski haline dönecek ya da zincirlerinden kurtularak daha iyi bir yaşam serüvenine atılacaktır.

  7. Akıl, çıkarsız bir merakla dünyayı anlamanın peşindedir. Olan biten hiçbir şey ona yabancı değildir. Her tikel olgunun, hem kendi doğasının hem diğer tikel olgular arasındaki statüsünün genel ilkelerinin örneği olarak anlaşılabileceğine dair temel bir inançla hareket eder. Akıl idrak ettiğinde işlevini yerine getirmiş olur. Yegâne tatmini deneyimin anlaşılmış olmasıdır. Yaşamı baştan varsayar ve anlamanın iyiliğiyle iyi kılınmış yaşamı arar. Anlama yarım kaldığı sürece tatmin olamaz. Böylelikle kendi kendine iyi yaşamdan daha iyi yaşama yönelme itkisi oluşturur. Fakat kaydetmek istediği ilerleme hep daha iyi anlamakla kaydedilen ilerlemedir. Çıkarsız merak itkisidir bu. Akıl bu işleviyle yalnızca kendisine hizmet eder. Başat çıkarı kendisidir ve teşvik ediyor olabileceği başka başat çıkarlara bağlı sebeplerle yolundan sapmaz. Bu, spekülatif Akıldır.

  8. Yüz elli yıl öncesine kadar spekülatif Aklın teknoloji ve sanat üzerinde beklenmeyecek kadar az etkisi olmuştur. Genel olarak, modern dönemde sanatın ilerleme kaydetmediği, hatta bazı yönlerden gerilediği ileri sürülebilir. Modern müziğin doğuşunu göz önünde bulundurduğumuzda sanatta genel bir gerileme olduğu düşüncesini reddedebiliriz. Fakat bütün olarak baktığımızda sanatçı olarak bizim milattan bin yıl öncesinin insanlarından ileri olduğumuz kesinlikle söylenemeyeceği gibi, onların düzeyine ulaştığımız da şüphelidir. Bizler sanatı daha az umursuyor gibiyiz. Kim bilir belki de düşünecek daha çok şeyimiz olduğu için estetik dürtülerimizi geliştirmeyi ihmal ediyoruz.

  9. Filozoflar başarısız olduğu müddetçe, bilim insanları da kendi yöntemlerini izlerken neden bahsettiklerini bilmez; filozoflar başarılı olduğu müddetçe, bilim insanları da bilimi o denli daha iyi anlayabilir. Felsefenin başarısıyla birlikte bilimsel düşüncenin körü körüne sürdürdüğü alışkanlıklar analitik açıklamalara dönüşür.

  10. Modern ilerlemenin altta yatan temel bir yasası, çok nadir rastlantısal durumlar dışında, düşüncenin gözlemden önce geldiğidir. Düşünce ayrıntılara karar vermez ama genel modeli telkin eder. Zihninde sayı fikri olmayan kimse sayı sayamaz. Bir şey görmeyi ummayan kimse dikkatini bir yöne veremez. Şans eseri gerçekleşen yeni bir gözlem ender bir tesadüftür ve çoğunlukla heba olur. Zira onu oturtabileceğimiz bir şema yoksa, bütün önemini yitirir. Düşüncesiz doğanın çalışma tarzı israftır: milyon tohuma karşılık, bir ağaç; milyon yumurtaya karşılık, bir balık. Aynı şekilde, insan yaşamının gündelik akışı dışında kalan milyonlarca olgunun gözlemlenmesinde de nadiren yararlı bir gelişme meydana gelir.

Toparlamak gerekirse, insanın yaşamını devam ettirebilmesi için Aklın işlevlerini yerine getirmesi – Aklın kendini gerçekleştirmesi - gerekmektedir. Yani, tekdüzeliği bir kenara bırakarak sürekli daha iyinin peşinde olması gerekmektedir, çünkü Aklın işlevi, yaşam sanatını yükseltmektir.

 

Alfred North Whitehead’in bu kitabını diğer Modern Bilgelik Kavramları ile bağdaştırmak gerekirse, şu kavramları incelemenizi tavsiye ederim:

302 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page