Polonya asıllı Amerikalı bilim adamı ve düşünür Alfred Korzybski tarafından 1931 yılında ortaya atılan bu akıl modeli, herkesin farklı bir haritaya sahip olduğunu vurgular. Yani, her bireyin bir olayı, kişiyi veya nesneyi algılayış şeklinin farklı olduğunu söyler. Mesela, etrafınızdaki her bir kişinin size bakış açısının farklı olması gibi. Burada, siz “bölgeyi” temsil ederken, arkadaşlarınızın bakış açısını belirleyen şey ise “haritayı” temsil eder.
100–200 tarihleri arasında yaşadığı bilinen kuşkucu filozof Sextus Empiricus, bu kavramı şu sözlerle açıklamıştır:
“Yapacağımız tüm açıklamalar yalnızca nesnelere ve durumlara başka bir yolla bakmanın sonuçları olacaktır. Bir durum için alternatif ve uyumsuz açıklamalar yapılabilir. Gerçek ile görünüş arasındaki mantıksal boşluk nedeniyle, gerçeklik bilgisinin her zaman bedensel duyu tarafından yönlendirildiğine inanılmaktadır.”
Korzybski’ye göre haritaların bazı sınırları vardır:
Siz fark etmeksizin haritanız yanlış olabilir.
Bir harita, tanımı gereği bir bölgenin azaltılarak ifade edilmiş halidir. Yani, haritalar bir bölgeyi tüm ayrıntıları ile ifade etmez.
Haritalar sadece oluşturulurken değil, yorumlanırken de dikkat edilmelidir.
Haritalar her zaman güncellenmelidir. Aksi takdir de harita ve bölge arasındaki farklılıklar artmaya başlayacaktır.
Harita ve bölge arasındaki ayrım, algı ve gerçeklik arasındaki farklılıkları anlamak için güzel bir metafordur. Bunu biraz daha açalım: Zihnimiz, etrafta olup biten olayları veya nesneleri anlayabilmek için var olan “gerçeklik” üzerine algılayabileceği bir harita tasarlar. Bu zihin haritası, ne kadar mükemmel olursa olsun, gerçekliği tam olarak yansıtmaz. Çünkü gerçeklik her an her saniye değişirken, zihnimizde oluşturduğumuz harita, o gerçekliğin geçmişteki bir anına aittir. Dolayısıyla, etrafımızda gerçekleşen olaylara veya nesnelere sürekli güncellediğimiz haritalar üzerinden yaklaşmak daha doğru kararlar almamızı sağlayacaktır.
Somut bir örnekle açıklamak gerekirse; her gün işten eve, evden işe giderken kullandığınız yolu düşünün. Geçmişte şehir haritasına bakarak veya deneyiminizle en ideal gidiş geliş yolunu belirlediniz. Zaman içerisinde yeni ara sokaklar ve kestirme yollar da eklendi ancak fark etmediniz. Çünkü daha önce oluşturduğunuz zihinsel haritayı güncellemediniz. Böylece, haritanız ve bölge arasındaki farklılıklar artmaya devam etti. Böyle bir durumda, bir gün kullandığınız yolda asfalt çalışması olduğunda, güncel bir zihin haritasına sahip olmadığınız için trafikte sıkışıp kalabilirsiniz. Oysa kendi zihin haritasını sürekli güncelleyen biri, ya çoktan ara yollara sapmış olacaktır ya da zaten kestirme yolları kullanmaya başlamıştır.
Harita kavramına sadece kendi açımızdan bakmamak gerekir. Artık etrafımızdaki kişiler de kendi haritalarını hazırlayıp, bize o haritaları sunuyorlar. Örneğin;
Bir reklam, ürünün tam olarak kendisi değildir.
Bir sosyal medya profili, kişinin tam olarak kendisi değildir.
Bir belgesel, tam olarak bütün resmin kendisi değildir.
Bir CV, adayın tam olarak kendisi değildir.
Bir test sonucu, tam olarak sizin zeka seviyeniz değildir.
Sonuç olarak, gerçeklik üzerine oluşturduğunuz veya başkaları tarafından oluşturulmuş haritaları yorumlayarak gerçekliği algıladığınızı unutmayın. Bu haritaların sınırları olduğunu hatırlayın ve onları her zaman güncelleyin. Böylece, daha sade düşünerek daha doğru kararlar alacaksınız.
Not: Bir olayı en sade gerçekliğine, yani özüne, kadar götürmemizi ve oradan hareket ederek karar almamız gerektiğini belirten Temel İlkeler Akıl Modeli, haritalara değil bölgelere odaklanmamızda bize yardımcı olacaktır.
Harita Bölgenin Kendisi Değildir kavramını diğer Modern Bilgelik Kavramları ile bağdaştırmak gerekirse, şu kavramları incelemenizi tavsiye ederim:
Comments