Yirminci yüzyılın önde gelen ve varoluşsal terapinin en önemli isimlerinden biri olan Avusturyalı Psikiyatrist Viktor E. Frankl, ikinci dünya savaşı sırasında Auschwitz Nazi toplama kamplarında hayatta kalabilmek için geliştirdiği Logoterapiyi, “İnsanın Anlam Arayışı” kitabında bizimle paylaşıyor.
“Yaşamdan ne beklediğimizin bir önemi yoktur; asıl önemli olan, yaşamın bizden ne beklediğidir.” Viktor E. Frankl
Viktor E. Frankl’a göre yaşamak, acı çekmektir. Yaşamı sürdürmek, çekilen bu acıda anlam bulmaktır. Eğer yaşamda bir amaç varsa, acıda ve ölümde de bir amaç olmalıdır. Bir başka deyişle, yaşam sadece mutluluk ve başarıdan ibaret değildir. Aynı zamanda acıyı kabullenmemiz gerekir. Buna bir örnek vermek gerekirse, Nazi kampı sırasında, eşinin ölüm haberini aldığında üzüntüden intihar etmeyi düşünen arkadaşını teselli etmeye çalışan Frankl, arkadaşına şunu soruyor: “Eğer sen ölseydin ve eşin hayatta olsaydı, senin ölüm haberini aldığında nasıl hissederdi?”. Buna karşılık arkadaşı: “O hiç dayanamazdı, benden daha kötü olurdu.” diyor. Sonrasında Frankl şunları dile getiriyor: “Demek ki şu anda çektiğin acının bir anlamı var. Eğer intihar edersen bu çektiğin acının hiçbir anlamı olmayacak.”
Frankl, bu kitabında 3 şekilde hayatta anlam bulacağımızdan bahsediyor:
Eser yaratarak
Aşık olarak
Kaçınılmaz acıya bir anlam katarak
Frankl, ayrıca şunu da ekliyor; bunları yapmak acı çekmeyeceğimiz anlamına gelmiyor. Çünkü hayatta çektiğimiz acıya sebep olan en önemli faktörlerden biri de "Varoluşsal Boşluk" hissi. Frankl’a göre Varoluşsal boşluk 2 şekilde meydana gelir:
Uydumculuk: Diğer insanların yaptığı şeyleri arzulamak.
Totalitercilik: Başka insanların senden yapmanı istediği şeyleri yapmak.
Bu iki durumda da insanlar kendi yollarını çizip ilerlemedikleri için bir süre sonra yaptıkları şeyler anlamsızlaşmaya başlıyor. Bu da dolayısıyla bizi varoluşsal boşluğa ve acı çekmeye yönlendiriyor. Bu noktada Logoterapi devreye giriyor.
Logoterapi’nin amacı, insanlara sorumluluklarını hatırlatarak bu hayattaki anlamlarını bulmalarını sağlamak. Bunun en güzel örneklerinden biri; Frankl’ın, acı çeken hastalarına neden intihar etmediklerini sorması. Bu soruyla birlikte Frankl, hastalarına temelde onları hayata bağlayan şeyin neler olduğunu sorgulatarak göstermeye çalışır. Bu, sahip oldukları çocuklar, yaptıkları işler, arkadaş çevresi vs. birçok şey olabilir. Bunu Amerikalı yazar David Foster Wallace’ın “This is water” örneğiyle pekiştirebiliriz:
“2 genç balık yüzerek bir yerden bir yere gider. Yolda yaşlı bir balık ile karşılaşırlar. Yaşlı balık, genç balıklara suyun nasıl olduğunu sorar ve genç balıklar cevap vermeden yollarına devam ederler. Bir süre sonra, birbirlerine dönerler ve ‘Su mu? O nedir?’ diye sorarlar.”
Bu örnekte genç balıkların, içerisinde yüzdükleri suyun farkına varmadıklarını görebiliriz. Dolayısıyla, hayatta bazen tetikleyicilerle farkındalığımızı arttırmamız çok önemlidir. Frankl'ın Logoterapi ile yapmaya çalıştığı şey de tam olarak budur.
Sonuç olarak, Frankl'a göre hayatta başımıza gelen iyi veya kötü her şeyin bir anlamı vardır. Logoterapi ile başımıza gelen şeylerden ziyade, onların içerdikleri bu anlamlara odaklanarak varoluşsal boşluktan kaçabilmek mümkündür.
Ek Not 1: Frankl, toplama kampında kaldığı dönemde, tutsaklara en çok eziyet eden kişilerin yine tutsaklar içerisinden seçilen kişiler olduğundan bahseder. Bu durum günümüz yöneticilerinin, içinde bulundukları durumun gerçekliğini görmeksizin çalışanlarına "bir insan" gibi değil de tamamen "iş gücü" olarak bakmasına eş değerdir. Çünkü esasında bir yönetici de kurumun çalışanıdır ve onun da yöneticisi vardır ama o da çalışandır...
Ek Not 2: Frankl, kitabında "Pazar Nevrozu" teriminden bahseder. Bu terim, yoğun haftanın koşturmacası bittiği ve içlerindeki boşluk ortaya çıktığı zaman hayatlarının içerikten yoksun olduğunun farkına varan insanların maruz kaldığı bir depresyon çeşidi anlamına gelir. Günümüz insanlarının maruz kaldığı bir depresyon olduğunu rahatlıkla dile getirebiliriz sanırım.
Bu konuyu Modern Bilgelik Kavramları ile bağdaştırmak gerekirse, aşağıdaki kavramları incelemenizi tavsiye ederim. Bu kavramlar kişisel olarak kendimizi sorgulamamızı, gerçekte neleri istediğimiz ve nelere anlam yüklememiz gerektiği konusunda bize yardımcı olacaktır.
ความคิดเห็น