top of page
Yazarın fotoğrafıUğur Gürbüz

Minimalizm | Joshua & Ryan


“Bizi rahatsız eden, şeyler değil, o şeylere atfettiğimiz önemdir.” Epiktetos

Günümüzde tüketim alışkanlığı öylesine uç noktalara geldi ki, sürekli bir şeyler alma ve tüketme ihtiyacı hissediyoruz. Ancak istediğimiz şeylere sahip olduğumuzda bunun kısa süreli bir zevk olduğunu ve maalesef bizi mutlu etmediğini fark ediyoruz. Buna birçok sebep sayılabilir ancak bizce en önemlisi, “Yankı Odası”.

Yankı Odası, çevremizdeki kişilerin konuştuklarına veya gösterdiklerine maruz kalarak “bir şeyleri yapmayı istiyormuşuz” hissini bize verir. Örneğin, siz farkında olsanız da olmasanız da etrafınızdaki kişilerin yurt dışında yaşamayı överek konuşması, bir süre sonra siz bu konuyu araştırmamış da olsanız, size “yurt dışında yaşamanız gerekiyormuş” gibi hissettirir. Bir başka örnek vermek gerekirse, etrafınızdaki kişilerin sürekli yeni kıyafetler alması ve bunu dile getirmesi, bir süre sonra “sizin de yeni kıyafetler almanız gerektiği” hissini size verir. Tüm bunlar aslında, gerçekten istemediğiniz şeyleri yapmanıza sebep olabilir. Bu da bir süre sonra Viktor E. Frankl’ın İnsanın Anlam Arayışı kitabında bahsettiği gibi sizi varoluşsal boşluğa itebilir. Dolayısıyla, hayatta zaten belli başlı bir sürü temel ihtiyaçlarımız varken, bunlara bir de istemediğimiz şeyleri eklediğimiz zaman, hem enerjimizi hem vaktimizi hem de paramızı boşa harcamış oluyoruz. Bu da bir süre sonra bize, anlamsız bir hayat yaşıyormuşuz hissini veriyor ve mutsuzlaşıyoruz.


Minimalizm, bu anlamsız tüketime bir karşılık olarak devreye giriyor. Kendimizi sorgulayarak temelde ihtiyaç duyduğumuz şeylerle yaşamamız ve tutkularımızın peşinden gitmemiz gerektiğini bize söylüyor. Bunun çözümü olarak da fazlalıklardan kurtulmamız gerektiğini vurguluyor. Yani, yankı odalarından sekip gelen tüketim ihtiyaçlarını fark ederek onlardan sıyrılmamız gerektiğini söylüyor.

Minimalistler parayı, statüyü, kariyeri ve güvence duygusunu tehdit olarak görürler çünkü bunlara sahip oldukça kendi tutkularının peşinden gitmek çok daha zorlaşır. Dolayısıyla, onlar kendi potansiyellerinin farkına varmaya çalışırlar. Bir başka deyişle, sahip oldukları statü veya pozisyon, onların kimliklerini oluşturmaz. Örneğin, onlara “Ne ile uğraşıyorsun?” diye sorduğunuzda alacağınız cevap “A firmasında Pazarlama Müdürüyüm” yerine “blog yazmayı seviyorum. Peki sen neler yapmaktan hoşlanıyorsun?”’dur. Yani, kendilerini sahip oldukları bir pozisyona sıkıştırmayıp, tutkularından bahsederler ve bir pozisyondan daha fazlası olduklarını bilirler.

Minimalistler için enerjiyi doğru yere harcamak çok önemlidir. Bunun için de en iyi çözüm, temelde ihtiyaç duyulan şeylere önem atfetmektir. Bunlar:

  1. Sağlık: Sağlıklı olmak için düzenli spor yapmamızı sağlayacak bir program ve her zaman uygulayabileceğimiz bir diyet programı oluşturmalısınız.

  2. İlişki: Aile, sevgili ve arkadaş ilişkilerinize zaman ayırmalısınız.

  3. Tutku: Tutkularınızı keşfetmeli ve onları yaşamalısınız.

  4. Gelişim: Her zaman gelişmeye devam etmelisiniz. Eğer gelişmiyorsanız ölüyorsunuz demektir. Eğer ölüyorsanız, anlamlı bir hayat sürmüyorsunuz demektir.

  5. Katkı: Kendiniz dışında birilerine katkı sağlamalısınız, yardımcı olmalısınız. Ancak bu şekilde kendinizi başkalarıyla doğru bir şekilde kıyaslama şansınız olur ve içinde bulunduğunuz durum sizi mutlu eder. Çünkü sahip olduğunuz maddi problemlerin aslında çok da önemli olmadığını görürsünüz.

İyi bir minimalist olmak için bu konuların hepsine eşit derecede önem veremezseniz de en az 3 tanesini diğerlerinden daha çok önemseyerek hayatta aksiyon almanız gerekiyor. Bunların sırası dönemsel ve hayata bakış açınıza bağlı olarak değişebilir.

 

Modern Bilgelik Kavramları ile bağdaştırmak gerekirse, şu kavramları incelemenizi tavsiye ederim:

1.016 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page