top of page

Walden – Ormanda Yaşam | Henry David Thoreau


Sivil itaatsizlik kavramının öncülerinden olan 19. yüzyıl düşünürü Henry David Thoreau, insanın temelde ihtiyaç duyduğu şeyleri keşfetmek için şehirden ve modern hayattan uzaklaşarak bir ormanda yer alan Walden Gölü'nün kıyısına yerleşmiş ve burada geçirdiği zamanı Walden kitabında bizimle paylaşmıştır.

Henry David Thoreau’nun Walden kitabından aldığım aşağıdaki 10 not ile temel ihtiyaçlarımızın neler olduğunu ve bu ihtiyaçların evrilerek bizi nasıl kölesi haline getirdiğini görebiliriz:

  1. İnsan kendi haline bırakabileceği şeylerin sayısı oranında zengindir.

  2. Dünyada mutlu insan yoktur, özgürce engin bir ufkun tadını çıkarabilenler dışında.

  3. Tüm zihinler sabahla birlikte uyanır.

  4. Çünkü bana öyle görünüyor ki; çoğu insan hayat hakkında garip bir belirsizlik içinde, şeytana mı yoksa Tanrı’ya mı ait olduğundan emin değil, biraz aceleyle insanın buradaki en mühim amacının “Ebediyen Tanrı’yı methedip sevmek” olduğuna karar vermişler.

  5. Neden bu kadar acele yaşayıp hayatı zindan ediyoruz? Daha acıkmadan, kendimizi aç bırakmayı kafaya koymuşuz adeta. Zamanında atılan bir dikişin dokuz dikişten kurtaracağını söylerler; bu yüzden insanlar yarın dokuz dikiş atmamak için bugün binlerce dikiş atıyor.

  6. Telaşsız ve bilge olduğumuzda, yalnızca büyük ve değerli şeylerin kalıcı, mutlak bir mevcudiyete sahip olduğunu, küçük korkularımızla küçük zevklerimizin yalnızca gerçeğin gölgeleri olduğunu kavrarız.

  7. Bir günümüzü Doğa kadar bilinçli yaşayıp raylara düşen fındık kabukları ya da sivrisinek kanatları yüzünden yoldan çıkmayalım. Günün hakkını vermeye kararlı bir şekilde erken kalkıp nazikçe ve kaygısızca perhiz ya da kahvaltı yapalım; arkadaşlar gelip gitsin, çanlar çansın, çocuklar haykırsın. Neden boyun eğip akıntıya bırakalım kendimizi?

  8. Arkadaşlık genelde çok bayağıdır. Çok sık aralıklarla görüşürüz, birbirimiz için yeni değerler edinmeye zamanımız olmaz. Günde 3 kere yemek yerken bir araya gelir ve eski küflü peynirler olarak birbirimize yeni tatlar vermeye çalışırız. Bu sık buluşmayı katlanabilir bir hale getirmek ve birbirimize savaş açmamak için görgü kuralları ve kibarlık denilen bir dizi kuralı kabul etmek zorundayız.

  9. Nasıl bir mesafe bir insanı arkadaşlarından ayırıp onu yalnız bırakabilir? Hiçbir adımın iki zihni birbirine yaklaştıramayacağını öğrendim.

  10. Yerimize yerleşelim ve fikir, önyargı, gelenek, yanılgı ve görünüş balçığına ayağımızı iyice saplayıp Paris’ten Londra’ya, New York’tan Boston’a ve Concord’a; kiliseden devlete, şiirden felsefeye, dine kadar tüm gezegeni kaplayan o alüvyonu delip geçmeye uğraşalım ve gerçeklik adını verdiğimiz o sert zemine ve kayaya basıp, yanılgıya düşmeden, “İşte bu!” diyelim.

Sonuç olarak, David Henry Thoreau, insanların temelde ihtiyaç duydukları şeylerin asıl anlamını yitirdiğini ve bu şeylere toplum/sistem tarafından yeni anlamlar yüklendiğini dile getiriyor. Dolayısıyla, bu durumun, insanların ihtiyaç duydukları şeylerin kontrolünü kaybetmesine ve daha fazla şeyin kölesi olmaya başlayarak mutsuzlaşmasına sebep olduğunun altını çiziyor. Örneğin:

  • Bir kıyafetin asıl amacı, vücudu kaplamak ve vücut ısısını korumakken, günümüzde modanın gelişiyle asıl amacını yitirdiğini ve zevk için aşırı tüketime dönüştüğünü görebiliriz.

  • Bir evin asıl amacı, insanları kötü hava koşullarından korumakken, günümüzde asıl amacını yitirdiğini ve sırf daha iyi bir mahallede oturmak için veya iş arkadaşı daha iyi bir evde oturduğu için aşırı tüketime dönüştüğünü görebiliriz.

  • Yemek yemenin asıl amacı, karnımızı doyurmak ve vücudumuza enerji almakken, günümüzde asıl amacını yitirdiğini ve sırf farklı lezzetler almak için veya gösteriş için aşırı tüketime dönüştüğünü görebiliriz.

 

Henry David Thoreau’nun bu düşüncelerini Modern Bilgelik Kavramları ile bağdaştırmak gerekirse, şu kavramları incelemenizi tavsiye ederim:


527 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page