top of page

Kendime Düşünceler | Marcus Aurelius


Marcus Aurelius, MS 161-180 yılları arasında Roma İmparator’u olan Stoacı bir filozoftur. Germen kavimlerine karşı düzenlenen bir sefer sırasında, günlük şeklinde yazmaya başladığı “Kendime Düşünceler” eserinde, erdemli olmak, doğayı anlamak, yaşamın kısalığı, zamanın önemi, anda kalmak, özgür olmak ve mutlu olmakla ilgili kendisine yön veren düşünceleri bizimle paylaşıyor.

İmparator olmasına, yani mutlak bir gücü elinde bulundurmasına rağmen gösterişten uzak sade bir hayat yaşamasıyla bilinen Stoacı filozof Marcus Aurelius’un “Kendime Düşünceler” eserinden aldığım 10 not ile hem iş hem de sosyal hayatımızda bizi strese sokan veya bizi kötü hissettiren durumlara karşı çözüm bulabiliriz:

  1. Biraz etten, biraz yaşam nefesi ve yönetici akıldan ibaret olan şey her neyse, o benim. Kitapları uzaklaştır: Bundan böyle onlara kapılıp gitme! Buna müsaade yoktur. Fakat şimdiden ölen biri gibi bu eti de küçümse: O et, sinir, damar, atardamar, kirli kan ve kemiklerden oluşan bir yığındır sadece. Ve aldığın nefesin de ne olduğuna bak: Her zaman aynı olmayan, fakat her fırsatta dışarı çıkarttığın ve yeniden içine çektiğin havadan ibaret. Üçüncü olarak yönetici akla bir bak ve şöyle düşün: Yaşlı bir adamsın ve bundan böyle köle olmayı, oradan oraya sürüklenen, paylaşılamayan bir kukla gibi olmayı, yazgına düşen şeyi ya da şu an olmasını istemediğin, ya da gelecekte gerçekleşmesinden güvensizlik duyacağın bir şeyi kenara bırak.

  2. Aşağılıyorsun, bizzat kendini aşağılıyorsun ruhum! Kendini onurlandıracağın zaman gelip geçiyor. Çünkü herkesin tek bir yaşamı vardır ve seninki hemen hemen tamamlandı; kendine saygı duyan biri değil, diğer insanların ruhlarında mutluluğu arayan birisin.

  3. Pek çok şeyden kesinlikle kurtul, yalnızca bunların pek azını aklında tut; ayrıca herkesin şimdide, sadece bir anlığına yaşadığını hatırla. Kalan günlerimiz ya geçip gitmiştir ya da bilinmezdedir. Yaşam gerçekten kısadır. Bu kısacık yaşamı yeryüzünün ufacık bir köşesinde sürdürür herkes. Uzun bir yaşamın ardından gelen şöhret bile kısadır. Uzun zaman önce ölmüş birisini, ya da bizzat kendilerini öğrenmemiş olanların hepsi, kendinden öncekiler gibi çok hızlı bir şekilde ölmüş olacak.

  4. İnsanlar kır evlerinde, deniz kenarlarında ve dağlarda inzivaya çekilecek yer arar; sen de buna şiddetli bir özlem duyuyorsun. Fakat bu özlem çok cahilcedir. Eğer inzivaya çekilme isteği duyuyorsan, gayet mümkün ve basittir bu: İnsan dilediği zaman kendi içinde inzivaya çekilebilir. Üstelik insan inzivaya çekilmek için kendi içinden, kendi ruhundan daha huzurlu, daha sakin hiçbir yer bulamaz, özellikle de kendinde inzivaya çekildiğinde ona huzur verecek şeylere sahipse. Huzur dediğim zarif bir düzendir aslında. Kendini sürekli böyle bir inzivaya çekilmeye ver ve kendini yenile: Ancak önermelerin çok kısa ve özlü olsun ki; tüm acılar bir anda silinsin ve oradan hiç yıpranmadan dönebilesin.

  5. Elinin altındaki ilkelere şu ikisini ekle: Birincisi, şeyler ruha temas etmez, daima onun dışında ve hareketsizdirler; bütün kaygılarımız içimizdeki düşünceden doğar. İkincisiyse gördüğün hemen hemen her şey kısa sürede değişecek, hatta artık var olmayacak. Böyle ne kadar çok değişikliğe bizzat şahit olduğunu hiç aklından çıkarma. Dünya değişimdir, yaşamsa kanaat.

  6. Et yemeklerini ve diğer yiyecekleri görür görmez bu bir balığın, bir kuşun veya domuzun ölü bedenidir gibi bir fikir yürütebiliyorsak; cinselliğin özel bölgelerin sürtünmesinden ve vücut sıvısının salgılanmasından başka bir şey olmadığını ileri sürebiliyorsak, kısacası bu fiili şeylerin oluşturdukları izlenimlerin içlerini olanca yalınlığıyla görebiliyor, nasıl şeyler olduklarını anlamak için derinlemesine inebiliyorsak, bunu yaşamımız boyunca da yapmalı, bazı anlarda gayet güvenilir görünen şeyleri olanca çıplaklıklarıyla ortaya koymalı, değersizliklerini görmeli, onları gösterişli hikayelerinden arındırmalıyız.

  7. Ya alıştığın yerde yaşarsın, ya da kendi isteğinle alıştığın yerin dışına çıkarsın; ya da ölürsün ve hizmetin tamamlanır. Bunlardan başka seçenek yok. Bu yüzden cesur ol.

  8. İplerimizi yönlendiren şeyin içimizde olduğunu hatırla. Bu hitabetimizdir, yaşamımızdır, deyim yerindeyse, bizi insan kılandır. Onu asla etrafını saran damarlarla, üstüne yapışmış organlarla canlandırma kafanda. Çünkü bunlar sadece dülgerin baltası gibidir, tek farkı vücudumuza yapışık olmalarıdır. Onları hareket ettiren ve durduran neden olmadan hiçbiri dokumacının mekiğinden, yazarın kaleminden, arabacının kamçısından daha yararlı değildir.

  9. Ölüme tepeden bakma, hatta onu sevecenlikle karşıla, çünkü doğanın isteğidir ölüm. Çünkü gençlik ve yaşlılık, büyüme ve olgunlaşma, dişlerin yenilenmesi, sakalın çıkması, saçlara ak düşmesi gibi; döllenme, hamilelik ve doğum gibi, yaşamın her dönemindeki doğal işleyiş gibi, yaşamın her evresindeki fiziksel değişimler gibidir çözülmemiz. Bu yüzden ölüme karşı kaba hesaplarla, saldırganca, hor görerek yaklaşmak, düşünebilen insana göre değildir, yaşamın olağan işleyişine uygun bir şey olarak beklemeli ölümü.

  10. Eğer gerçeği iyice anladıysan, herhangi birinin senin hakkında ne düşündüğünü umursama; uzun ya da kısa hayatının geri kalanını kendi doğanın istediği gibi yaşamak yetsin sana. Bu yüzden ne istediğini iyice düşün ve hiçbir şeyin seni başka yöne savurmasına müsaade etme. Zira önceki tecrübelerin yolundan ne kadar saptığını gösteriyor, ne muhakemede, ne zenginlikte, ne şanda, ne eğlencede, hiçbir yerde mutlu yaşamı bulamadın. Peki, nerede bulunur mutlu yaşam? İnsanın doğasının talep ettiği şeyleri yapmakta bulunur. Öyleyse bunları nasıl yapacağım? Eğilimlerini ve eylemlerini yöneten ilkelere sahip olmakla. Bu ilkeler nedir? İyi ve kötü hakkındaki şeylerdir; insanın adil, ihtiyatlı, cesur, özgür olmasını sağlayan şeyler dışında hiçbir şeyin iyi olmadığını gösteren şeylerdir, bunların tam zıttı olanlar haricinde kötü bir şey de yoktur.

Özetlemek gerekirse, 2000 yıl önceki düşünceleriyle günümüz insanına doğrudan temas eden Aurelius, toplumsal çıkarı bireysel çıkarın önünde tutmamız, şeylere göre değil aklımıza göre hareket etmemiz, yaşamın kısa olduğunu hatırlamamız, ölümü normal bir şekilde karşılamamız, kendimize saygı duymamız, değişimi kabul etmemiz ve erdemli bir hayat sürmemiz gerektiğini vurguluyor.

 

Marcus Aurelius’un bu öğretisini diğer Modern Bilgelik Kavramları ile bağdaştırmak gerekirse, şu kavramları incelemenizi tavsiye ederim:


1.058 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page