top of page
Yazarın fotoğrafıUğur Gürbüz

Siyah Kuğu | Nassim Nicholas Taleb

Felsefe, matematik, belirsizlik, olasılık ve öngörü gibi alanlarda araştırmalar yapan ve dönemimizin en etkili yazarlarından biri olan Nassim Nicolas Taleb (1960 doğumlu / Lübnanlı-Amerikalı), “Siyah Kuğu” kitabında, öngöremediğimiz veya gerçekleşmesine ihtimal vermediğimiz olayların, hayatımızdaki etkilerinden bahsediyor.

Öncelikle “Siyah Kuğu” olayının nereden geldiğine baktığımızda; Avustralya’nın keşfinden önce bütün kuğuların beyaz olduğuna inanılırdı. Ancak Avustralya’da gözlemlenen bir siyah kuğu, binlerce yıldır doğrulanmış olan bu genel kanıyı çürütmeyi başardı. Bu olayı bir metafor olarak kullanan Taleb, geçmiş veya günümüz verilerinden beslenerek bir şeyin gelecekteki durumundan %100 emin olarak bir öngörüde bulunmamamız gerektiğinin, karşımıza bir gün bir “Siyah Kuğu” çıkabileceğinin ve dolayısıyla beklenmeyen durumların etkilerini de karar süzgecimizden geçirmemiz gerektiğinin altını çiziyor.


Taleb’e göre, bizler “Siyah Kuğu” körlüğüne sahibiz. Yani bildiğimiz şeylere odaklanıp, bilmediklerimizi hesaba katmayı ihmal etmeye meyilliyiz. Bu durumun bazı sebepleri:

  • Görülmüş olanın seçilmiş kısımlarına odaklanıp, buradan görülmemiş olana genelleme yapıyoruz: teyit hatası.

  • Kesin örneklere olan Platonik susuzluğumuzu gideren hikayelerle kendimizi kandırıyoruz: anlatı yanıltmacası.

  • Siyah Kuğu yokmuş gibi davranıyoruz: insan doğası Siyah Kuğular için programlanmamış.

  • Her şey gördüklerimizden ibaret değil. Tarih bizden Siyah Kuğuları saklıyor ve bu olayların olasılıklarına ilişkin yanlış bir fikir veriyor: sessiz delilin çarpıtılması.

  • “At gözlüğüyle bakıyoruz”: Yani, belirsizliğin iyi tanımlanmış birkaç kaynağına, Siyah Kuğuların çok özgül bir listesine odaklanıyoruz (böylelikle kolayca akla gelmeyen diğerlerini göz ardı etmiş oluyoruz).

Taleb’in bu kitabından aldığım 10 not ile hayatınızdaki Siyah Kuğuların etkileri üzerine farkındalığınızı arttırmak için bir takım ipuçlarına sahip olabilirsiniz:

  1. İnsanlar kendi yarattıkları ulusal kimlik anlatısıyla kendilerini kandırmaya eğilimlidir; bu husus, Science’da altmış beş yazarın kaleme aldığı, yepyeni bir bakış açısı sunan makalede tamamen bir kurgu olarak değerlendirilmiştir. Deneysel açıdan cinsiyet, sosyal sınıf ve meslek ölçütleri kişinin davranışlarında milliyetten daha iyi göstergelerdir. (İsveçli bir erkek, İsveçli bir kadından çok Togolu bir erkeğe benzer; Perulu bir felsefeci, Perulu bir kapıcıdan çok İskoç bir felsefeciye benzer, vs.)

  2. Ödül mekanizmasının düzenlilik yanılsaması üzerine kurulu olduğu bir toplumda yaşıyoruz; hormonal ödül sistemimiz de elle tutulur ve istikrarlı sonuçlara ihtiyaç duyuyor. O da dünyanın istikrarlı ve düzgün davranışlı olduğunu düşünüyor ve doğrulama hatasına düşüyor. Dünya, genetik yapımızın yetişemediği bir hızla değişti. Çevremize yabancılaştık.

  3. Dünyayı iki kategoriye ayırırsak, bazı insanlar hindi gibidir, büyük bir patlamaya ne denli açık olduklarının farkında bile değildir; bazıları ise hindinin zıddıdır,başkalarını şaşırtabilecek büyük olaylara hazırlıklıdır. Bazı stratejiler ve yaşam koşullarında bir dizi peni kazanmak için dolarlarla kumar oynar ve daima kazanıyormuşsunuz gibi görünürsünüz. Başka koşullardaysa bir dizi peniyi tehlikeye atıp dolarlar kazanırsınız. Başka bir deyişle, ya Siyah Kuğu’nun olacağını ya da hiçbir zaman olmayacağını iddia edersiniz. Bu iki strateji birbirinden tümüyle farklı zihniyetler gerektirir.

  4. Eğer siz kaybeden gibi davranırsanız, onlar da size kaybeden muamelesi yapacaktır; burada ölçüyü kendiniz belirlersiniz. İyinin ya da kötünün mutlak bir ölçütü yoktur. İnsanlara ne söylediğiniz değil, nasıl söylediğiniz önemlidir.

  5. Şu noktada ısrar ediyorum: şans eseri buraya kadar gelmiş olmamız aynı riskleri almaya devam etmeliyiz anlamına gelmiyor. Bunu anlayabilecek kadar mantıklı bir ırkız. Elimizdeki nimetlerin tadını çıkarıp, daha tedbirli davranarak şans eseri elde ettiklerimizi muhafaza etmeye çalışmalıyız. Şimdiye dek Rus ruleti oynadık, artık durup doğru dürüst bir iş bulalım.

  6. Sorun, fikirlerimizin yapışkan olmasıdır: bir kez bir kuram oluşturduğumuzda düşüncemizi değiştirmeye yanaşmayız, bu nedenle, kuramlarını geliştirmeyi erteleyenler daha avantajlı durumdadır. Görüşlerinizi zayıf deliller üzerine inşa ettiğinizde, bu görüşlerle çelişen daha sonraki enformasyonu yorumlamakta güçlük çekersiniz; bu yeni enformasyon aşikâr bir biçimde daha doğru olsa bile. Hatırlarsanız, fikirlere birer mülk muamelesi yapıyor ve onlardan ayrılmakta zorluk çekiyoruz.

  7. Klasik keşif modeli şudur: düşündüğünüz bir şeyi araştırmaya başlarsınız (örneğin, Hindistan’a ulaşmanın farklı bir yolunu) ve orada olduğunu bilmediğiniz başka bir şeyle (Amerika) karşılaşırsınız.

  8. Her fırsatı, ya da fırsat gibi görünen şeyi yakalayın. Düşündüğünüzden çok daha nadirdirler. Unutmayın ki pozitif Siyah Kuğular için gerekli olan bir ilk adım vardır: Kendinizi onlara açık bırakmalısınız. Çoğu insan, yaşamda karşısına çıkan şeyin önemli bir şans olduğunu fark etmez. Eğer büyük bir yayıncı size randevu teklif edecek olursa planladığınız her şeyi iptal edin: Önünüze bir daha böyle bir pencere açılmayabilir. Bazen bu fırsatların tarlada yetişmediğinin ne kadar az insan tarafından fark edildiğini görerek şaşırıyorum.

  9. Bu kitabın ana fikri, asimetrik sonuçlar kavramıdır: Bilinmeyeni hiçbir zaman bilemeyeceğim, çünkü o, adı üzerinde, bilinmeyendir. Ancak beni nasıl etkileyeceğini her zaman tahmin edebilirim, dolayısıyla kararlarımı da bu çerçevede vermeliyim.

  10. Hayalinizde yeryüzünden bir milyar kat büyük bir gezegenin yanında bir toz zerresi canlandırın. Toz zerresi dünyaya gelme olasılığınızı, devasa gezegen ise gelmeme olasılığınızı simgeler. Bu yüzden ufak tefek meseleler için endişelenmeyi bırakın. Kendisine hediye edilen şatonun banyosunda küf var diye tasalanan nankör gibi olmayın. Hediyede kusur aramayı bırakın. Bir Siyah Kuğu olduğunuzu unutmayın.

Toparlamak gerekirse geriye dönüp baktığımızda hayatımızın birçok noktasında Siyah Kuğularla karşılaştığımızı görebiliriz (yani, bir amaç için uğraşırken olumlu veya olumsuz hiç beklemediğimiz bir durumla karşılaşmak gibi). Dolayısıyla gelecekte de birçok Siyah Kuğu ile karşılaşacağımızı –her ne kadar şu anda ne olduklarını bilmesek dahi – aklımızda tutarak bakış açımızı genişletebilir ve belirsizliklerden çıkabilecek fırsatlara karşı daha proaktif olabiliriz.

 

"Siyah Kuğu" kitabını diğer Modern Bilgelik Kavramları ile bağdaştırmak gerekirse, şu kavramları incelemenizi tavsiye ederim:


242 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page