top of page

Mutlu Olma Sanatı | Bertrand Russell

İngiliz mantıkçı ve düşünür Bertrand Russell, matematiğin mantığa dayandığını göstermeyi amaçlayan çalışmalarıyla ve barışı ve nükleer silahsızlanmayı savunan kimliğiyle yirminci yüzyılın en önemli bilim insanlarından biri olmuştur. En önemli eserlerinden biri olan 1930 yılında yayımladığı “Mutlu Olma Sanatı” kitabında, tüm insanlığın deneyimlerinden yararlanarak ve ayrıca kendi deneyim ve gözlemleriyle doğrulayarak hazırladığı mutluluk reçetesini bizlere sunuyor.

Mutlu Olma Sanatı kitabı hakkında genel bir fikir sahibi olmak için bölüm başlıklarına göz atmak yeterli:

  • Mutsuzluğun Nedenleri: Byron Mutsuzluğu, rekabet, can sıkıntısı ve heyecan, yorgunluk, çekememezlik, günah duygusu, işkence korkusu, kamuoyu korkusu

  • Mutluluğun Nedenleri: Keyif, sevgi, aile, iş, kişisel olmayan ilgiler, çaba ve kabullenme, mutlu insan

Mutsuzluğun ve mutluluğun nedenlerini bir reçete şeklinde bize sunan bu kitaptan aldığım 10 not ile mutsuzluklarınızla yüzleşmenizi ve onlardan kurtulmanızı sağlayacak bir takım ipuçlarına sahip olacaksınız.

  1. Hafta tatilinde bir anayolda, hepsi rahat, bazıları çok zengin, eğlence yerlerine giden erkekler, kadınlar göreceksiniz. Hepsi arabalarını aynı hızla sürerler. Yoldaki en yavaş giden arabanın hızına uyarlanmıştır hepsinin hızı. Bu arabaları sürenler çevredeki manzaraları izleyemezler, çünkü başlarını yana çevirdikleri anda kaza yapabilirler. Arabaların içinde bulunanların hemen hepsinin dileği, önlerindeki arabayı geçmektir, ama bunu araba kalabalığı nedeniyle yapamazlar; önlerindeki arabayı geçmeyi düşünmeyecek olsalar, anlatılamaz bir can sıkıntısına kapılırlar, yüzlerini bir hoşnutsuzluk ifadesi kaplar.

  2. Aşırı olmayan bir istek duyduğu şeylere kolayca kavuşabilen birisi, “isteğin karşılanması mutluluk getirmez” hükmüne varır. Eğer bu kişi filozof yaradılışlıysa: İnsan her istediğini elde ettiği halde mutlu olmadığına göre, “insan yaşamı aslında sefildir” sonucuna varabilir. Ancak şunu unutmamaktadır ki, istediklerimizin bazılarını elde edememek mutluluğun ayrılmaz koşuludur.

  3. Mutluluğun kaynağı olarak görülen rekabette başarıyı fazla önemsemek mutsuzluğun nedenidir. Başarı duygusunun, hayattan zevk almayı arttırdığını yadsımıyorum. Örneğin, gençliği boyunca gölgede kalmış bir ressamın, sanat yeteneği takdir edilmeye başlayınca daha mutlu olması kaçınılmazdır. Bir noktaya kadar paranın da mutluluğun artmasında etkili olduğunu yadsımıyorum, ama o noktadan sonra artıracağını sanmıyorum. Benim savım şu ki, başarı mutluluğun sadece bir öğesidir ve eğer diğer öğelerin tamamının feda edilmesi pahasına elde edilmişse, çok pahalıya mal olmuş demektir.

  4. Tekdüze sayılabilecek bir yaşama katlanma becerisi çocuklukta kazanılır. Bu konuda modern anne-babaların suçu büyüktür; çocuklarına birbirlerine benzeyen günler geçirtmenin önemini kavrayamadıklarından, onlara sinema, tiyatro ve iyi yiyecekler gibi pasif eğlenceler sağlarlar. Çocukluk eğlenceleri, çocuğun çaba harcayarak çevresinden çıkaracağı yaratıcı eğlenceler olmalıdır. Tiyatro gibi heyecan verici, ama fiziksel çaba gerektirmeyen eğlenceler az olmalıdır. Bir çocuk, tıpkı bir filiz gibi, en iyi şekilde, yeri değiştirilmemekle gelişir. Çok fazla yolculuk, çok değişik etkilenmeler gençler için iyi değildir ve büyüdükçe tekdüzeliğe dayanamamalarına neden olur.

  5. Biz, ne düşünürsek düşünelim yeryüzü yaratıklarıyız; yaşamımız dünya hayatının bir kısmıdır ve besinimizi, tıpkı diğer canlılar gibi yeryüzünden sağlarız. Yeryüzünün temposu yavaştır; güz ile kış, ilkbahar ile yaz kadar, hareket ve hareketsizlik de gereklidir. Bir çocuğun, ergen kişiden de fazla dünyadaki hayatın akışı ve dalgalanmaları ile bağını koparmaması gerekir.

  6. Üzüntüye neden olan şeyin önemsizliğinin ayrımına varılabilme durumunda birçok endişe ortadan kaldırılabilir. Zamanında epey konferans verdim; başlangıçta dinleyici karşısında heyecanlanır, bu nedenle de çok kötü konuşurdum, bu iş bana öyle zor gelirdi ki, konferanstan önce bacağım kırılsa da konuşma yapmaya çıkmasam diye dua eder, sinir gerginliğinden bitkin duruma düşerdim. Derken, iyi de kötü de konuşsam çok önemi olmadığına kendimi inandırdım; öyle ya, her iki halde de evrende bir değişiklik olmazdı. O zaman anladım ki, iyi ya da kötü konuştuğuma ne kadar az önem verirsem, konuşmam o kadar iyi oluyordu; böylece sinir gerginliği yavaş yavaş azalıp sonunda yok oldu.

  7. İyi ki, insanda çekememezlik duygusunu etkisiz kılacak başka bir duygu, hayranlık duygusu da vardır. İnsanoğlunun mutluluğunu arttırmak isteyenler, çekememezliği azaltıp hayranlığı arttırmaya çalışmalılar.

  8. Dünya geniş, yeteneklerimizse sınırlıdır. Kendi başımıza erişebileceğimiz mutluluk çok azdır. Dolayısıyla, zihnin iyi işlediği ve pek az şeyin unutulduğu durumlar büyük hazların duyulabilmesine elverişlidir. Ve bu, mutluluğun mihenk taşlarından biridir. Şu ya da bu türlü bir sarhoşlukla sağlanabilen yapay mutluluklar doyurucu olmazlar. Gerçekten doyurucu olan mutluluklar, yeteneklerin tam olarak kullanılabildiği ve dünyanın doğru olarak algılanabildiği şartlarda mümkün olur.

  9. Kendilerini günlük işlerin kölesi yapanlar, çoğunlukla çevrelerinin soğuk davranışından çekindikleri ve her günkü işlerini sürdürürlerse bu soğuklukla karşılaşmayacaklarını düşündükleri için böyle yaparlar.

  10. Bir insan, kısa bir zaman için de olsa, ruhu neyin yücelttiğini bir kez anladıktan sonra, kendisini bencilliğe, küçüklüklere, önemsiz aksilikler yüzünden üzüntüye kaptırmaz ve alınyazısından korkmaz. Ruhen yücelme yeteneği bulunan, evrenin her köşesinden esecek rüzgarlara zihninin penceresini açık tutar. Kendisini, hayatı ve dünyayı elinden geldiği kadar doğru bir biçimde görür; insan ömrünün kısalığını anlar ve her insanın aklını bilinen evrendeki değerler üzerinde topladığının da farkındadır. Bundan başka, zihni dünyaya ayna tutanın, bir bakıma dünya kadar büyük olacağını da bilir. Koşulların kölesi olanları saran korkulardan sıyrılmış olmaktan büyük bir haz duyar ve dış hayatının çalkantıları ortasında, benliğinin derinlikleri mutlu bir insan olarak kalır.

Toparlamak gerekirse, Mutlu Olma Sanatı kitabı, 1930 yılında yazılmasına rağmen günümüz insanının mutsuzluk problemine çözüm sunan bir mutluluk reçetesidir. Bu kitaba göre mutluluk, iş veya sosyal hayatta dışa dönük bir tutum sergilenerek elde edilir ve kişinin kendi içine dönmesiyle, endişe ve korkulara teslim olmasıyla kaybedilir.

 

Mutlu Olma Sanatı” kitabını diğer Modern Bilgelik Kavramları ile bağdaştırmak gerekirse, şu kavramları incelemenizi tavsiye ederim:

1.116 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page