“Hatalarınızın sorumluluğunu üstlenin, eksiklerinizin sorumluluğunu üstlenin, problemlerinizin sorumluluğunu üstlenin ve daha sonra bu problemlerin çözülmesini sağlayacak çözümlerin sorumluluklarını üstlenin.” Jocko Willink
Amerikalı subay Jocko Willink ve Leif Babin tarafından sıkça dile getirilerek son zamanlarda popülerlik kazanan Sorumluluk Bilinci (Extreme Ownership), hayata daha objektif bakmamızı, kendimizi daha hızlı geliştirmemizi ve hayatımızı daha iyi bir hale getirmek için gerekli değişiklikleri yapmamızı sağlayabilecek bir akıl modelidir.
Karşılaştığımız problemlerin veya güç durumların en büyük sebeplerinden biri “insanın kendini haklı çıkarma” çabasıdır. Çoğu zaman hata yaptığımızı veya aptalca kararlar verdiğimizi kabul etmemizi engelleyen küçük yalanlar söyleyerek kendimizi kandırmaya çalışırız. Ve nasıl kandıracağımızı da bildiğimizden başarılı oluruz. Örneğin, “Spora başlamam lazım ama bu aralar çok yoğunum. Önümüzdeki ay başlayacağım.” diyerek kendimizi çoğu zaman kandırıyoruz. Ancak ilişkilerimizi, iş ve sosyal hayatımızı, yani hayatımızdaki her şeyi geliştirmek için “kendini haklı çıkarma” çabasından kurtularak gerçeklerle yüzleşmemiz gerekir. Bu noktada da Sorumluluk Bilinci Akıl Modeli devreye giriyor.
Sorumluluk Bilinci, kendini haklı çıkarmaya çalışarak veya başkasını suçlayarak zamanını boşa harcamak yerine, bir aynanın karşısına geçip doğru soruları kendine sormaya başlayarak içinde bulunduğun durumu nasıl düzeltebileceğine odaklanman gerektiğini söyler. Bir başka deyişle, problem odaklı değil “çözüm odaklı” bir düşünce yapısına sahip olmamız gerektiğini vurgular. Doğru sorulara örnek vermek gerekirse:
Bir yarışmadan istediğiniz sonucu alamadığınızda:
Yarışmaya daha iyi nasıl hazırlanabilirdim?
Yarışma öncesinde, sırasında ve sonrasında hangi davranışımı değiştirerek daha iyi bir sonuç elde edebilirdim?
Ekibiniz iyi çalışmadığında:
Onların performansını nasıl arttırırım?
Start-up’ınız ortağınızın yüzünden başarısız olduğunda:
Bunu öncesinde nasıl çözebilirdim?
Yukarıdaki örneklerden de anlaşılacağı gibi başkalarını suçlamak yerine iyi ve kötü hayatınızdaki her şeyin sorumluluğunu üstlendiğiniz, yani onları sahiplendiğiniz zaman daha çözüm odaklı olacaksınız ve kendinizi hızla geliştirmeye başlayacaksınız. Tabi bu soruları sorarken karşılaşacağınız en büyük zorluk, egonuz olacak. Dolayısıyla, bu bilinçle hareket ederek egoya yenik düşmemek gerekiyor.
Sorumluluk Bilinci’nin en iyi yanlarından biri, bulaşıcı olmasıdır. Mesela, ekip arkadaşınıza bu senin değil, benim suçum dediğinizde genellikle “evet bu senin suçun” yerine “evet bunu böyle yapmalıydık” diyerek cevap verecektir. Bir süre sonra o da sizin gibi eğer bir hata yaptıysa sorumluluğu almaya başlayacaktır. Bu noktada “Sorumluluk Bilinci” ve “Oyun Teorisi” akıl modellerinin birbiri ile iç içe geçtiğini söyleyebiliriz. Yani, grup içerisinde yer alan herkes bireysel olarak kendi sorumluluklarını olabildiğince üstlendiği ve grubun çıkarlarını düşündüğü zaman mutlak başarıya ulaşacaklardır.
Stoacı filozof Epiktetos, bu akıl modelini 2000 yıl önce yazdığı şu sözlerle destekler:
“İnsanların hoşlanmadıkları var olan şeyler değil, o şeylerle ilgili yargılarıdır. Bu yüzden de canımızı sıkan bir şey olduğunda asla diğer insanları değil, kendimizi suçlamalıyız.”
Bir sonraki sefere eğer bir problem, ilginç bir durum, başarısızlık ve hatta başarı ile karşılaştığınızda aynaya bakın ve neyi daha iyi yapabileceğinizi kendinize sorun.
Sorumluluk Bilinci kavramını diğer Modern Bilgelik Kavramları ile bağdaştırmak gerekirse, şu kavramları incelemenizi tavsiye ederim:
Kommentare