Hayatta kalan yanlılığı, hayatta kalmış başarılı örneklere odaklanırken, başarısız olup devamı getirilememiş örnekleri göz ardı etmeye meyilli olduğumuzu hatırlatan bir bilişsel ön yargıdır. Daha açık bir ifadeyle, bir işe girişirken veya bir konu hakkında karar alırken, o iş veya konuyla ilgili az sayıdaki başarılı örnekleri göz önünde bulundurmanın, çok sayıdaki başarısız örneklere göre daha ilgi çekici olduğunu vurgulayan bir modern bilgelik kavramıdır. Dolayısıyla, bu kavramı öğrenmek, hayatta kalanların yanılgısından kurtularak kararlarımızın kalitesini arttırmamıza yardımcı olacaktır.
Dünya üzerindeki her büyük başarı için geride kalan binlerce hatta yüz binlerce başarısızlık söz konusudur. Tabi, zafer hikâyeleri, başarısızlık hikâyelerinden daha görkemli olduğu için başarısızlık hikâyelerini çoğu zaman es geçeriz. Yani, azınlıkta olan başarılı kitleye, içinde bulundukları büyük topluluğu temsil etme yetkisini verme yanılgısına düşeriz. Bu nedenle, bir işe girişirken ilk etapta o işin gerçek başarı oranını abartıyor ve o işi elde etmenin daha kolay olduğuna inanmaya başlıyoruz.
Günlük hayatın birçok noktasında bu kavram ile karşı karşıya geliyoruz. Örneğin;
Milli piyango çekilişlerinde milyonlarca kazanamayan kişilerin hikayesine değil, sadece kazanan – yani hayatta kalan - birkaç kişinin hikayesine odaklanarak her yıl gereğinden fazla beklenti içerisinde oluyoruz.
Bill Gates ve Mark Zuckerberg gibi okul hayatını yarıda bırakıp milyarder olan kişilerin – yani hayatta kalanların - hikayesine odaklanırken, aynı yolda okulu bırakıp başarısız olan milyonlarca insanın hikayesini bilmiyoruz.
Türkiye’den yurtdışına göçüp orada hayat kalitesinin arttığını belirten kişilerin hikayesini dinlerken, bir an önce ülkesine dönmek isteyen veya dönmüş kişilerin hikayesini önemsemiyoruz.
Bu örneklere bakınca çıkarılacak ders çok açık: Bir konu hakkında karar alırken, sadece görebildiğimiz şeylere değil, aynı zamanda bu yolda başlamış ancak başarılı olamamış her şeyi dikkate almamız gerekiyor. Bunu yapabilmek için öncelikle düşünme şeklimizi kontrol edebilmemiz gerekiyor. Mesela;
Temel ilkeler akıl modelinde belirtildiği üzere uğraştığımız konunun temeline inmek ve asıl gerçekliğini öğrenerek hareket edebiliriz.
Sigmund Freud’un Kitle Psikolojisi’nde bahsettiği gibi içinde bulunduğumuz topluluğun psikolojisinden etkileniyoruz. Dolayısıyla, sürü psikolojisinden uzaklaşarak kendi bakış açımızı genişletebiliriz.
Sonrasında ise karar ağaçları akıl modeli sayesinde, bir konu hakkında karar almadan önce geçmişteki başarılı ve başarısız örneklerden yararlanarak olası tüm sonuçları formüle dökebilir ve daha doğru kararlar alarak hayatta kalanların yanılgısından kurtulabiliriz.
Sonuç olarak, hayatta kalan yanlılığı, dünyayı anlayış şeklimizi bozan yaygın bir mantık hatasıdır. Dolayısıyla, bu kavramı anlamak, etraftaki gürültülerden kurtulup sinyali duymamıza ve bu sayede dünyayı anlamamıza yardımcı olacaktır. Hayatta kalanların yanılgısına düşmemeniz dileğiyle…
Hayatta kalan yanlılığı akıl modelini diğer Modern Bilgelik Kavramları ile bağdaştırmak gerekirse, şu kavramları incelemenizi tavsiye ederim:
Comentários